Bir piyano olduğumuzu hayal edelim. Her tuşuna dokunuyor, sahip olduğumuz her tuş ile hayata
farklı nağmeler katıyor musunuz?
Özümüz bir piyona klavyesi gibidir. Her bir tuş, bedenimizin farklı bir yerinde konumlanmıştır.
Yaşamın içinde her birimiz kendine özgü bestesine oluşturur, farklı nağmeler ile zenginleştirir. Bu
yolda bazı tuşlarına asla dokunmaz, dokunmaya cesaret edemez. Ancak dokunmadığınız tuşlara
hayat dokunmak istediğinde kaygı duyarız. Beklenmedik gelir, yepyeni duyduğumuz bu yabancı
nota bize sıkıntı hissettirir. Bu yeni nota ile başa çıkamadığımızda ise semptom oluştururuz. Bu
semptom sanki bizim o sesi duymamızı, şarkımıza katmamızı engelleyebilecek gibi. Oysa ki o yeni
notayı zor olsa, sesi rahatsızlık verse de keşfetsek, şarkımıza öyle eşsiz bir melodi katacak ki, iyi ki
seni tanımışım diyeceğiz.
Terapilerin Faydaları
Terapiler bize o dokunmadığımız tuşları dokunup, sen bir tuşa daha sahipsin, bu tuş ile de bir
beste yapabilirsin demeyi öğretir. Yadsıdığımız her bir noktamız, aynı çalınmayan tuşlara
dokunulduğununda rahatsızlık verdiği gibi, semptom oluşmasına sebep olabilir.
Peki hangi parçamız yadsınmış?
Oluşan semptomlar sonuçtur, dokunulmayan tuşu bulmalıyız. Her bir çalmamış tuş, bitmemiş
meselemizdir. Öze dönüş çağrısıdır semptomlar. Küçük bir örnekle bitirelim. Değersizlik hissini
olan tahammülümüz çok az ise, değer-değersizlik duygusunu orantılı şekilde yaşayıp kabullenme
şeklimizdendir. Olumluların anlamı olumsuzluklar olmadan anlaşılamaz değil mi? Tek taraflı
deneyimler eksik kalmamıza sebep olur. İyi ve kötü taraflarımızla tam bir bütün oluruz. Tüm
taraflarımızı görebilme cesaretini gösterebileceğimiz konusunda ümitliyim.